BAHANE MUSLUK
Mevsimlerden en çok
Sonbaharı severim ben
Ağaçların yaprakları dökülür
Daracık sokaklarda camların önü açılır
Ses erimi manzara ortalığa saçılır
Karşı evin ikici katında
Bir kadın otururdu
Boşanmış daha otuzunda
Benden biraz büyük
Öyle alımlı öyle güzeldi ki
Görenler onsekizinde derdi
Bazen sarıydı bazen karaydı saçları
Sık sık değişirdi bakışları
Dul kalmış üzüntülü der geçerdim
Gördükçe karşı pencerede
Pek bakışırdık
Çok kere gülüşünü dökerdi yüzüme
Mahallede herkes ondan bahsederdi
O'ysa kimseyle konuşmaz bana gülerdi
Yine günlerin birinde
Kasım'ın yirmisinde
Cuma'nın ertesinde
Akşamın yedisinde
Bozuk musluk bahanesinde
Ricaların ardına
Utangaçlığımı gizleyerek
Ayaklarımı sürüyerek
Çocuksu ürkeklikle girdim salona
Perdeler çekili cam fanus içi
Her şey olması gerektiği gibi
Duru bir güzellik
Eşyasına yabancılık çekmeyen
Tam karşımda
Gözlerime gülümseyen
Musluk falan derken
Ürkeklik ruhumu terk ederken
Usulca dokunuşları
Tepe noktası heyacanımın
Kulaklarımda şehvetli fısıltıları rüzgarın
Yüreğim
Çatladı çatlayacak
Bir sıcaklık dalgası içimde
Parladı parlayacak
Damarlarım kifayetsiz kanıma
Çağladı çağlayacak
Ve dudaklarımda ilk öpüş fırtınası
"Nefes nefese nefesler"
Yırtılan gömlek
Orta yere bluz düğmeleri
Ateşten sarılmalar artanı okşayışlar
Saç saça baş başa bir kavganın kalanı
Kanepe üstü tek vücut olmuş yatışlar
Nefes nefese kesik nefeslerle
Arzulu tutkulu
O yılların suya hasretiyle kavrulan Çöl gibi ayan
Ben kor içinde buzdan kılıcını çekmiş
Bir kahraman
Ve suskunluk
Bir dinginlik saç telinden yayılan
Muhteşem açlıkların doyumunda savrulan
İşte bunun için çok severim sonbaharı
Başka hiç bir şeyden değil
Ağaçların yaprakları dökülür
Camların önü açılır manzara saçılır
zaferakarsu**
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder