BİR YALNIZ' / ADI YILMAZ
Bir adam vardı
Adı Yılmaz'dı
Zamanın erken vurduğu
Solundan yaralı
Çok avlakların yiğit avcısı
Attığını vuran vurduğunu seven
Sevdiğini yaşayan bir yalnız'
Susarak içindeki gamı gri kaldırımlara
Yalan ışıkların rengine vurulur
Masalar mezesi faturalar has'ı olur
Şark kurnazlarının abdalı / güzeller gözdesi
Adı Yılmaz'dı
Ne ki
Yalnızlık bir zalim kurşun
Yürekte inleyen derin sızı
Arayanlar bulur da onu
O bulamaz arananı
Hep hüsran hep hicran
Lakin hep dik duran
Duruşuyla gönül çelen
Dilinden bal damlardı
Bakışı yürek yakardı
Hoş sohbetlere akardı
Dar' yardımına koşardı
Adı Yılmaz'dı
Sonra küstü hayata
Havaya toprağa suya ve ateşe
En çok da sevdaya
Aç'da kaldı / açık da
Kimseler bilmedi ama
Bir kendine kızdı bir de yumruğuna
İnmedi diye sebebine
Yaşadı yine de
Şerefsizlere inat çok şeref
Hem de işin kolayına kaçmadan
Adı Yılmaz'dı
Gün geldi
Düstûrsuz bir zamanın
Olmaz bir dem'inde
Yersiz' bir mekanın cem'inde
Bilmeden istemeden /
Bilerek isteyerek
Sürdü göğsüne bir yalım alaz
Yolların yorgunu
Bir duruş vurgunu
Ateşler içi bir humma
Yeni bir dünya kuruluyordu
Sürgün bir aşkın şıvgalarında
Mutluluk ne zordu bu yaşlarda
Dört elle sarılmalıydı sevince
Sevdi de içinden geldiğince
Adı Yılmaz'dı
Günler ayları aştı
Yürek dile vurdu
Herşeyin gözünde'
Küllenmiş suskuların közünde'
Papatya nazlı geceler özünde'
Bütün olmazları bir ele toplayarak
İç savaşların ardına
Sözlendi aşkını / can bildiği canana
Canan ki bir afet
Taş gibi zerafet
Dahası gülüşü cennet
Her yanı merhamet
O ki dertlendi derdini yalnızın'
Evet dese olmaz / hayır yazık düşer
Ruha hoş gelen sohbetlerle geçti uzaklar
Kâh anladı kâh anlamadı / olmaz dedi
Belki dedi / zaman içinde dedi
Herşeyi dedi de / bir gel demedi
Olsundu
Ne parlak ışıktı belkisi
O koca adam
Şen şakrak bir şerçe gibiydi artık
Kanadı kırık boynu bükük günler
Takvim yapraklarında yırtık
Adı Yılmaz'dı
Ta ki
Mesafeler denk gelip
Ses eriminde buluşuncaya dek
Yaş haddinden / yer' yüzünden belki
Belkiler olmaza durdu
Ertesinde sudan bir hiçten
Biraz da özensizlikten
Ya da bir dost' yüzünden
Kapandı kapıları sevdanın
Bulutlandı umutlar
"Yağmur yağdı şimşek çaktı"
Yüreğine kan aktı
Empati yaptı
Kabahati kendine yıktı
Adı Yılmaz'dı
Oysa ne düşler kurardı
Dünü unutmadan yarını tehlikeye atmadan an'ı yaşamak
Ne zehri vardı dilinde ne de çatalı yılanın ve yalanın
Sırtlandı ayrılığı bir / çekti gitti gidilmeze
Peşinde kucak kucak yağmurlar ve sancılar
Yine de özrünü eksik düşürmedi dilinden
Hiç birşey gelmese bile elinden
Sustu /
Suskusu ömre bedel sessizlik
Ötesi net bir belirsizlik
Sonu hüsranlı kimsesizlik
Nihayet
Dönüp bakınca ömür törpüsü günlere
Yıllanmış duygular gibi kısıldı gözler
Sızılı bir gülüş bırakarak duvardaki sırlı camlara
Aşk vurgunuyum dedi bir sebep / başka demedi
Çekti cümle günahları sırtına
Yürüdü karanlıklara ah'lar içinde
Ufuksuz limanların yalnızlığına / bir yalnız'
Adı Yılmaz'dı
zaferakarsu**