içsel bir gezinti VII
en çok
sarhoşluğum da düşüyorsun aklıma
bu, ben de ayıp bir
kimsesiz bir sevda gibi yalnızlığımda
köhne bir gülüşün sessiz isyanıyla
yürürken, eskimiş gecenin içinde sararmış aya...
ve ben sarhoşum
hani derler ya adam akıllı,kör kütük
körle kütük ne mana veriyorsa yan yana
sarhoşluğuma
çözemedim daha bu kafayla
iyi tarafı sarhoşluğun
seni unutmadığımı hatırlıyorum ya
yetmez mi
arkada kalmış karanlık yanım şimdi
samanyolu
heranın göğsünden fışkıran ak süt
"milky way"
yıldız yıldız tanrı olan aşkıma
imgeli bir şiir yazmaz mı bir t/uzak...
sussam
bilgenin akıl dolu sözlerine bir zaman
hep aynı melodi kulaklarımda tırmık tırmık
ne rüzgarlar ninnisi, ne umutlar mavisi
ve ıssızın içinde söze sıkıştırılmış hayır
sabahın şerrine bedel tütün ve zifir kokulu
sitemsiz dualar, yol açıklığı dilekler
aslında,umusu dönmek kurgusu, bir heves
ağır akan şafak vakti rüzgarları tutsağı
ve savrulu saçlar, incinik yürekler yangısı...
.........
ölüme teslim duygularla gitmek mi lazım
bilinmez soru bu sensiz bir muamma
acımasız bir düşünceye tapmak mı yoksa
umursuzluk
zayıf bir inanç uğruna çok kanmak tanrıya
bir sözle, bir bakışla, bir gülüşle
kıyıdan, köşeden öyle korkak, öyle meraklı...
.........
ve şair
sözü saza çaldıran
inanılana inanmayan
yazdığını yapmayan bir homoseksüel
yalancının teki allayan pullayan
karayı ak yapan
düşkünün biri düşmeye yatkın
ve hep gitmekler yoldaşı
papatya kokulu sabahlarda
ama hiç gitmeyen aslı/han, nesli/han
yerleşik düzene yerleşen klan boy babası
uzaklar içi anlaşılmayan gerçek, yanılgı yakını ...
zaferakarsu**
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder